Freitag, 10. Juli 2009

Yeşiller Partisi'nin Aile ve Çocuk Sözcülüğü'nü yapan Ekin Deligöz: ''Yüzde yüz milletvekiliyim''

Üç dönemdir Bavyera Eyaleti'nden Federal Parlemento’ya seçilen ve Yeşiller Partisi'nin Aile ve Çocuk Sözcülüğü'nü yapan Ekin Deligöz, ha-ber.com'un konuğu oldu


http://ha-ber.net/index.php?option=com_content&task=view&id=4446&Itemid=0


Ekin Deligöz: ''Yüzde yüz milletvekiliyim''

Genç yaşta Almanya'nın Bavyera eyaletinde 1989 yılında Yeşiller Partisi’nin gençlik kollarında aktivitelere başlayarak siyasete resmen soyunan, üç dönemdir Bavyera Eyaleti'nden Federal Parlemento’ya seçilen ve Yeşiller Partisi'nin Aile ve Çocuk Sözcülüğü'nü yapan Ekin Deligöz, Berlin’in ünlü Türk restorantı ''BABA ANGORA" da, ha-ber.com'un konuğu oldu

Önümüzdeki Eylül ayında yapılacak olan Federal Almanya Parlamento seçimlerine hazırlanan ve 4. kez seçilmeyi yüzde yüz garanti gören Ekin Deligöz, ha-ber.com Genel Yayın Yönetmeni M. Sefa Doğanay ile arkadaşımız Yusuf Mırzanlı’nın sorularını samimi bir şekilde yanıtladı.

Yıllar önce Tokat'ta "İlk kadın belediye meclisi üyesi" olan annesi Lütfiye hanımın etkisiyle çocukluğumdan itibaren siyasete yakınlık duyduğuna dikkat çeken Ekin Deligöz, kendi çalışmalarından CDU’lu Aile Bakanı Leyen’in yararlandığının altını önemle çizdi. Hatta bu nedenle CDU’lu Federal Alman Aile Bakanı’nın kendisine teşekkür ettiğini söyleyen Ekin Deligöz, son çocuk parasını yükselten yasanın kendi önerisi doğrultusunda çıktığını söyledi.

Sıcak ve dostça geçen söyleşi esnasında politikaya lise yıllarından itibaren ilgi duyduğunu belirten Ekin Deligöz, üniversite yıllarında aktif bir "Yeşilci" olduğunu dile getirerek, "Ancak partide adaylığımı koyduğumda çok tepki gördüm. Küçük bir şehirde yaşıyordum ve bir yabancının diğer deneyimliler dururken bu cüreti göstermesi büyük olay oldu. Yılmadım, geri adım atmadım ve eyalet listesinden ilk adaylığımda Federal Parlemento’ya seçildim" dedi.
ekin-deligoz-dem-b.jpg

''MEDYA BENDEN BEKLEDİĞİNİ BULAMADI''

Ekin Deligöz'e ilk seçildiğinde Alman ve Türk medyasının tavrı doğrultusunda yönelttiğimiz soruyu, "Türk medyası ‘bizim kız’ istediğimizi söyletiriz" anlayışı ile yaklaştı. İstedikleri olmayınca da işin magazin yönüne kayıp, ailem, evliliğim ve çevrem üzerine gerçekle ilgisi olmayan haberler ürettiler. Alman medyası da benden dövülen, zorla evlendirilen Türk kadınını oynamamı istiyordu. Oysa henüz evli bile değildim, ne de mağdur edilmiştim. Kendi yolunu özgürce seçen, Almanya’yı iyi bilen biriydim. Ben bazı kesimlerin beni kendi yanlarına çekmelerine kanmadım ve izin vermedim. Bildiğim doğru yolda yürüdüm. Ne Türkiye politikasına , ne de sadece Türkler için yapılan politikaya inanmadım. Ne de mağdur edilmiş "Türk kadını" hikayesi tuzaklarına düşmedim. Alman basınına, "Sizlerin yazdığınız, duymak istedikleriniz önyargı". Türk medyasının "Bu bizim kız, istediğimiz yöne çekeriz" imajını kırdım. Önceleri belli bir soğukluk başladı aramızda, zamanla yapıma alıştılar” şeklinde yanıtladı.

Büro ekip elemanlarından Urban Aykal’ın da hazır bulunduğu sohbetimiz ilerledikçe Ekin Deligöz’ ile daha samimi konuşup, yeni sorular yöneltiyoruz. Seçim bölgenizde yaptıklarınız nasıl karşılanıyor? “İlk seçildiğimde direkt oylarım yüzde 2 idi. Şuan ise bu oran yüzde 5’e yükseldi. Bölgemde beni destekleyenler sadece Yeşiller değil, her partiden insanlar var. Bu demek ki, çalışma alanım olan ‘Aile ve Çocuk Politikasını iyi ve doğru yürütüyorum. Büyüdüğüm ve aday olduğum Neu-Ulm’da Türk seçmen sayısı 400 oyu geçmiyor”.
ekin-deligoz-dem-c.jpg

''4x4 OLACAK''

Ekin Deligöz 4. kez Federal Parlamentoya girmeyi başaracak mı? sorusunu yönelttiğimizde, yüzündeki gülümseme yayılarak, kendinden emin cevap veriyor, "Kesin. Yüzde yüz. Bavyera bölgesinde listedeki yerim 5. sırada. Bavyera’da Yeşiller’in oy oranı yüzde 10’un üzerinde. Hiçbir çalışma yapmasam bile, gene de seçilirim. Ancak Almanya çapında Yeşiller’in oyu yüzde 5’in altına düşerse ki, bu da mümkün değil, o zaman ne ben ve ne de parti parlamentoya giremeyiz."

YABANCILAR POLİTİKASI

Parlamentoda yabancı kökenli biri olarak, göçmenler için neler yaptığına dikkatini çektiğimizde, Ekin Deligöz’ün cevabı hazır: "Yabancılar politikası uzmanlık alanım değil. Ancak çalışmaları yakından takip ediyorum. Bir önceki Yeşiller/SPD Koalisiyonu döneminde, ’Gençlere 23 yaşına kadar istediği vatandaşlığı seç” imkanını tanıyan yasa benim önerimdi. Bunun gerçekleşmesi bir zorunluluktu. Biliyorsunuz o dönem biz ve SPD eyeletlerde azınlıktaydık ve çifte vatandaşlık tasarımız Eyaletler Meclisi (Bundesrat) tarafından onaylanmadı. CDU yabancılara karşı imza kampanyaları başlattı. Bundan fazlasını yapamazdık. Bu konunun gerçekleşmesi için Türkiye kendi vatandaşlık yasasında değişiklik yaparsa, o zaman bu istek gerçekleşir. Yani kimseyi başka ülke vatandaşlığına geçti diye vatandaşlıktan çıkarmıyacak. Çifte vatandaşlığın zemini tıpkı Irak, İran ve benzeri ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de hazırlanacak."

Sizce bu niye yapılmıyor? "Çünki Türkiye ile Almanya arasında açıklanmayan anlaşmalar var. Bence neden bu. Son ‘İthal Gelin’ Yasası’da aynı nedenle çıkarıldı. Merkel Türkiye gezisinden döndükten sonra, yasaya karşı çıkanlara açıkça,’Türkler durumdan memnun, sizlere ne oluyor’ diyerek yasayı onayladı".
ekin-deligoz-dem-e.jpg

''BAKAN OLMAK İSTERİM''

"Önümüzdeki seçimlerden sonra, Yeşiller büyük partilerden biri ile hükümeti kurarlarsa, bir bakanlık, ya da müsteşarlık ta düşünebilirim" diyerek konuşmasını sürdüren Deligöz’e, Alman siyasi tarihinde pek az rastlana ve geçtiğimiz aylarda Berlin’de gerçekleşen bır olayı hatırlatıp ve sorduk. Bir Berlin Milletvekili partinizden ayrılıp SPD’ye gitti. Aynı şekilde karşı taraftan da bir milletvekili sizin partiye katıldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ekin Deligöz, "SPD’den Yeşiller’e geçmek çok doğru bir hareket. Ancak, bizden SPD’ye geçmeyi anlıyamıyorum. Bilkay’ı da anlamıyorum. Çünkü artık SPD’nin artık çekici bir tarafı kalmadı" dedi.

''TÜRKLER ÇOK ÇEKİNGEN''

Sohbetimizin sonuna doğru Ekin Deligöz’den, seçmenleri olsun olmasın, Türklere her hangi bir öneride bulunmak istermi diye sorduğumuzda, "Ben Türklerin politikada olsun, Almanya’da ki sosyal hayata katılma olsun hala çok çekingen davrandıklarına inanıyorum. Sorunlarını kendi kendilerine çözmeye çalışıyorlar. Oysa bu ülkenin yaşamında yer edinmek istiyorsak artık kendi kabuğumuzdan tamamen çıkmalıyız. Klasik yabancı ve Türkiye politikasına yönelik çalışmalardan sıyrılmalı. Büyük bir kapasite var. Artık, ’ben misafir değilim. Benden beklediğin kadar da vereceksin’ denmeli açıkça. Bazen derneklere ve camilere gidiyorum. Hep yakınma ve istek var. Oysa ‘ben ne yapabilirim’ diyen henüz çıkmadı. Kendi çocuklarımızın bizim zorluklarımızı yaşamamasını istiyorsak, her alanda harekete geçelim. Almanya’nın her sorunu bizim de sorunumuz. Bunları çözmek için ortaya çıkmazsak, bizim de dertlerimiz çözüme kavuşmaz."

Yusuf MİRZANLI - ha-ber.com

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen